1 Aralık 2013 Pazar
Yağlı cilt ve parlayan T-bölgesi
30lu yaşlara gelirken ilk çizgilerle mücadeleye başlarız hepimiz. Sonrasında kaçınılmaz son ile mücadele etmekten vazgeçip, galip gelebilme ihtimali olan cilt savaşlarına girişiriz.. Örneğin genişleyen gözenekler ve parlayan bir T-bölgesi gibi. Son dönemlerde (daha doğrusu aydınlık ve dibine kadar gireceğim aynalı bir banyolu bir eve taşındıktan sonra) alnımda ve burun çevremdeki gözenekler dikkatimi celbetmeye başlamıştı. Ayrıca özellikle yaz aylarında sabah yaptığım makyajın öğleden sonra muhalkebi maskesi kıvamına gelmesinden de muzdariptim. Ben de bu konuda birkaç ürün denedikten sonra rutinime girmeyi başarmış 3 üründen bahsedeceğim. Birincisi Body Shop'tan gayet makul bir fiyata temin edilebilen SEAWEED MATTIFYING DAY CREAM muadili pahalı ürünlere kıyasla çok çok tatmin edici. Sabah makyaj altına kullanıldığında cildin yağlanmasını had safhada kontrol altına alıyor. Bu kremin kullanılmadığı zamanlarda ise imdadınıza her parfümeride bulacağınız OIL CONTROL TISSUE yetişiyor. Cildiniz parlamaya başladığında bir mendili cildinize bastırarak (sağa sola oynatmadan) fazla yağın emilmesini sağlıyorsunuz. Son keşfim ise yeni müdavimi olduğum Dr.Brand markasının PORE EFFECT REFINING CREAM'i. Düzenli sabah kullanımında gözeneklerin biriken kirden arınması ve görünümlerinin küçülmesini sağlıyor. Üstelik içerdiği nane özleri sabah temiz cildinize ferah bir hava katıyor. Kıvamı da yoğun olmasına rağmen cilt tarafından kolayca emilerek üzerine rahatça makyajınızı yapmanıza olanak sağlıyor. Dertlilere duyrulur!
11 Ağustos 2013 Pazar
Ev yapımı cilt kremi!
Bloguma ilham veren arkadaşlarımdan biri de Ö.dir. Boylu poslu, incecik ve çok alımlı olmasına rağmen 'Allah vergisi' deyip üstüne yatmaktansa güzelliğini daim kılmak için kendisine çok özen gösterir. Zamanında bir kız sohbeti sırasında, tanıdığı bir cilt doktorunun "Piyasadaki fiyakalı ve pahalı kremlerin al birini vur ötekini, boşver onları, yaz bakiyim çocuum" diyerek kendisine verdiği ev yapımı krem reçetesini bizimle paylaşmıştı. O gün bu gündür bu kremi mütemadiyen kullanmaktayım. Hem kendim, hem de sonrasında 'cildine ne kullanıyorsun' dediklerinde paylaştığım arkadaşlarım, sonuçtan gayet memnun kaldılar. Ben de dedim ki bencilliğin lüzumu yok, bu tarifi kamuya maledeyim, Ö. kızmaz inşallah :) Herhangi bir eczaneden edineceğiniz aşağıdaki malzemeleri bir krem kutusunda karıştırıyorsunuz. Dilerseniz her gece cildinizi temizledikten sonra kullanabilir, ya da cildiniz benim gibi yağlıysa iki akşamda bir bunu sürüp, diğer akşam rutin kullandığınız pahalı ve fiyakalı gece kreminizi sürebilirsiniz. (Bu arada küçük bir dipnot: ben yüzümü yıkadıktan sonra tonik yerine maden suyu kullanıyorum. Gözeneklerimi çok iyi temizliyor.)
Malzemeler: Yarım tüp Bepanthene merhem, yarım tüp Madecassol merhem, 3'er adet A ve E vitamini hapı (haplar iğne ile delinerek içindeki yağı karışıma ekleyeceksiniz) ve yarım şişe Kayısı yağı. Eğer karışım size çok koyu kıvamlı gelirse biraz bepanthol krem ekleyebilirsiniz.
Malzemeler: Yarım tüp Bepanthene merhem, yarım tüp Madecassol merhem, 3'er adet A ve E vitamini hapı (haplar iğne ile delinerek içindeki yağı karışıma ekleyeceksiniz) ve yarım şişe Kayısı yağı. Eğer karışım size çok koyu kıvamlı gelirse biraz bepanthol krem ekleyebilirsiniz.
16 Temmuz 2013 Salı
Bebek gibi yumuşak ayaklar?
Uzun bir aradan sonra yeni bir keşfimi paylaşmak üzere fi tarihinde hayata geçirdiğim bloguma giriş yaptım. Çok şükür hala yerli yerinde duruyor herşey! Geçen sürede kişisel bakım üzerine atılımlar yapmadığımdan değil, bunları bloga taşıyacak vakit bulamadığımdan.. Hazır yaz tatilindeyken hem denemeye hem de yazmaya fırsat bulmuşken paylaşayım istedim.
Denediğim ürün, hayatımızın büyük kısmında vücudumuzun tüm yükünü taşıyan, ama pedikürden pediküre hatrını sorduğumuz ayaklarımızla ilgili. Geçtiğimiz haftalarda bir magazin dergisinde yurt dışından türk pazarına yeni giren bir ürünün tanıtımını okuyup merak edip sipariş ettim: Baby Foot. Ürün kullanım sonrasında, adı üstünde bebek gibi yumuşak ayaklara kavuşmayı vaat ediyor. Ayıptır söylemesi zımpara kağıdına benzer topuklarım için fazla umudum yoktu. Bir pazar günü paket içeriğinde gelen tek kullanımlık plastik çorapları ayağıma geçirdim, ve kullanma klavuzunda belirtildiği gibi tam bir saat beklettikten sonra yıkadım. Önemli uyarı:Bu işlemi evde sizi banyoya sırtında taşıyacak biri yoksa yapmayın, çoraplar ayağınızdayken benim gibi kayıp düşme olasılığınız var! :) İşlemden sonra 4.günde tabanlarım soyulmaya başladı! Sanki güneşte fazla kalmış, su toplamış ve soyulan sırt derisi gibi tabaka tabaka soyuldu. Bir haftanın sonunda tabanlarımdaki tüm sert deri katmanı soyularak düştü - gerçi kullanma kılavuzunda "derileri tutup çekmeyiniz" yazıyor ama ben biraz çekme kuvveti kullandım. Son iki günde de ayağımın ve parmaklarımın üzerindeki deriler ince şeritler halinde soyuldu. Sonuç mu? Bebek ayakları gibi olmasa da uzun zamandır olmadığı kadar yumuşak topuklar ve taban derisine sahibim. Sonuç beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Tek dezavantajı soyulma evresinde ayaklar çok itici görünüyorlar, bir hafta kadar romantik akşam yemeklerinize kapalı stilettolarla girmeniz gerekebilir :)
Denediğim ürün, hayatımızın büyük kısmında vücudumuzun tüm yükünü taşıyan, ama pedikürden pediküre hatrını sorduğumuz ayaklarımızla ilgili. Geçtiğimiz haftalarda bir magazin dergisinde yurt dışından türk pazarına yeni giren bir ürünün tanıtımını okuyup merak edip sipariş ettim: Baby Foot. Ürün kullanım sonrasında, adı üstünde bebek gibi yumuşak ayaklara kavuşmayı vaat ediyor. Ayıptır söylemesi zımpara kağıdına benzer topuklarım için fazla umudum yoktu. Bir pazar günü paket içeriğinde gelen tek kullanımlık plastik çorapları ayağıma geçirdim, ve kullanma klavuzunda belirtildiği gibi tam bir saat beklettikten sonra yıkadım. Önemli uyarı:Bu işlemi evde sizi banyoya sırtında taşıyacak biri yoksa yapmayın, çoraplar ayağınızdayken benim gibi kayıp düşme olasılığınız var! :) İşlemden sonra 4.günde tabanlarım soyulmaya başladı! Sanki güneşte fazla kalmış, su toplamış ve soyulan sırt derisi gibi tabaka tabaka soyuldu. Bir haftanın sonunda tabanlarımdaki tüm sert deri katmanı soyularak düştü - gerçi kullanma kılavuzunda "derileri tutup çekmeyiniz" yazıyor ama ben biraz çekme kuvveti kullandım. Son iki günde de ayağımın ve parmaklarımın üzerindeki deriler ince şeritler halinde soyuldu. Sonuç mu? Bebek ayakları gibi olmasa da uzun zamandır olmadığı kadar yumuşak topuklar ve taban derisine sahibim. Sonuç beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Tek dezavantajı soyulma evresinde ayaklar çok itici görünüyorlar, bir hafta kadar romantik akşam yemeklerinize kapalı stilettolarla girmeniz gerekebilir :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)